Idaho’dan araştırmacalar, ısı depolamak için jeotermal rezervuarları inceliyorlar
CAES’den araştırmacılar, ısıyı, yeryüzünün derinliklerinde bulunan sıcak, tuzlu rezervuarlara pompalayarak enerji depoplamaya yönelik çözüm üretmeyi umuyorlar.
Enerji santrallerini tam kapasitede çalıştırmak ve tüketim ihtiyacı çerçevesinde fazla olan enerjiyi depolamak, enerji ihtiyaçlarını düzenli karşılamak için olması gereken bir seçenek.
Bu nedenle Idaho Ulusal Laboratuvarı ve İleri Enerji Araştırmaları Merkezi’nden (CAES) araştırmacılar, enerji sağlamada süreklilik sağlayabilmek için, ihtiyacın az olduğu zamanlarda üretilen enerjiyi depolamaya yönelik alternatif çözümler üretmeyi umuyorlar. Araştırmacılar yeraltında bulunan sıcak rezervauarların yani doğal “termal akülerin”, elektrik şebekesinin yüksek ve düşük seviyelerini dengelemek için, talep düşükken enerji depolayarak, talep yüksek olduğunda şebekeye geri aktarımda yardımcı olabileceğini düşünmekteler.
Yakın geçmişte, ABD Enerji Bakanlığı Jeotermal Teknolojileri Ofisi, termal akülerin gerçek dünyada çalışıp çalışmadığını araştırmak için iki INL jeotermal enerji depolama projesi için finansman sağladığını duyurdu.
Projelerden ilki, bir araştırma ekibinin, buharın türbinin dönmesini sağlayarak ısıyı elektriğe dönüştürdüğü termoelektrik santraller için jeotermal enerji depolama sistemlerinin modellerini geliştirdiği çalışma.
INL ve CAES’de jeokimya ve jeoloji konusunda uzmanlaşmış bir araştırma bilimcisi olan Baş Araştırmacı Martin McLing ve Idaho Üniversitesi, Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuvarı, Wyoming Üniversitesi ve Rocky Mountain Power’dan meslektaşlarının cevap vermeye çalışacakları önemli soru; jeotermal depolama için elektrik üreten bir santralin, enerji depolamaya kolayca dönüşebilen bir santral olması için nasıl tasarlanacağı konusudur.
Ekip, oluşturacakları modelin, termal akünün fizibilitesiyle ilgili birçok önemli soruyu yanıtlamaya yardımcı olacaklarını umuyor:
- Yeterince sıcak akışkan, ısıyı koruyacak kadar hızla yeraltına enjekte edilebilir mi?
- Yeraltı kaya oluşumları, enjekte edilen yüksek hacimli akışkanı çatlaklar oluşmadan tutabilir mi?
- Enjekte edilen sıcak akışkan, zaman içerisinde formasyon içerisinde ne gibi etkiler doğurabilir? Örneğin depolanan ısı, rezervuarın jeokimyası üzerinde herhangi bir değişilkiğe neden olur mu?
İkinci proje ise, yeraltı termal enerji depolama sisteminde konsantre güneş ısısını depolamanın fizibilitesini araştırmaktadır. Bu güneş enerjisi daha sonra jeotermal enerji santralinin yükü takip eden özelliklerini geliştirmek için geri kazanılabilir.
INL’den Projenin Baş Araştırmacısı Daniel Wendt, “Güneş ısısının ve jeotermal ısının elektriğe dönüştürülmesi arasında birçok benzerlik var” dedi. “Odak noktamız, bu iki ısı kaynağını, elektrik arzındaki ve talepteki uyumsuzlukları ele almaya yardımcı olacak şekilde sinerjetik olarak entegre etmeye çalışmak.” Wendt temel hedeflerinden birini, jeotermale, yüksek ve düşük seviye üretim zamanlarında bir rol yaratılabilecek yolları araştırmak ve böylece şebeke dengelemesi için kaynağın pazara katılabilmelerini sağlamak olarak belirtiyor.
Elbette en büyük soru projenin maliyeti olmaktadır. Üstesinden gelmek için birkaç teknik engelle, gerçek dünyada işlevsel bir jeotermal depolama sistemi inşa etmek uzak değildir. Ancak bu sistem, bir elektrik santralinin daha efektif kullanımına yönelik masrafları makul gösterecek kadar verimli çalışacak mı?
Kaynak: INL