Haberler

İnovatif CO2 yakalama teknolojisi farklı alanlarda da uygulanabilir mi?

CarbFix sahasından alınan karot örneği
Cannur Bozkurt 23 Kas 2018

İzlanda Hellisheidi’nde bulunan jeotermal santralinde uygulanan CarbFix projesi, CO2'yi kayalara bağlamayı başarmakta ve İzlanda ve ötesindeki diğer endüstriler için bir çözüm önermektedir.

İzlanda’daki Reykjavik Energy / ON’un Hellisheidi jeotermal santralindeki yenilikçi CarbFix projesi, son birkaç yılda birçok kez haber yapıldı; ancak gittikçe artan başarıları ve olası etkileri nedeniyle bugünlerde basında daha çok yer almakta.

On iki yıl önce başlamış olan projede bilim adamları, Orkuveita Reykjavíkur (Reykjavik Energy) ve yan kuruluşları olan ON Power ve Veitur tesislerinin endüstriyel ve teknik kadrosuyla işbirliği yaparak, jeotermal akışkan ile gelen karbondioksitin su ile karıştırılarak tekrar  yeraltına enjekte edilebileceği fikrini geliştirmiş ve test etmişlerdir. Bu şekilde CO2 yeraltında taş biçiminde kalıcı olarak bağlanmaktadır.

Gaz karışımını duşa sokmak

Hell­is­heidi Car­bFix ekibi Proje Yöneticisi olan Edda Sif Pind Ara­dótt­ir, hem karbondioksit (CO2) hem de hidrojen sülfürün (H2S) suda çözüldüğünü söylüyor. “Gazlar, santralden geldiğinde, gaz karışımını duşa sokarak jeotermal akışkan içindeki diğer gaz elementlerinden temizlenmektedir. Sıvıyı çözünmüş gazla almakta ve kaya katmanlarına enjekte etmekteyiz, ” açıklamasında bulundu.

Çözünmüş gazların yeraltında bulunan kayaçlara bağlanması, bazaltta oluşan doğal bir sürecin parçasıdır. “İki yıl içinde, tam olarak kayaç haline gelmekteler ve böylece onları düşünmek zorunda değiliz” diyen Edda, konuyu çok basit bir şekilde tanımlayabilmek için, gazın kayaya dönüştüğünün altını çizmektedir.

Edda sözlerine: “Aslında sadece, bu maddelerin doğal döngüsünün parçası olan doğal süreçleri kullanıyoruz. Özellikle, karbon döngüsünü son on yıllarda çok fazla fosil yakıt yakarak bozduk.”diaçıklamaları ile devam etmiştir.

Yöntemin başka yerlerde uygulanması

 İzlanda’da yakın tarihli bir makalede, Hellisheidi santralinde kullanılan teknolojinin, alüminyum eriten bir maddenin emisyonlarını bertaraf etmek için de kullanılabilir olup olmadığı sorusu gündeme getirildi. Edda, enerji üretimi veya endüstrisinin türüne bakılmaksızın; CO2 bağlama yöntemini uygulamanın mümkün olduğunu söyledi.

Tüm İzlanda’nın neredeyse bazalt üzerinde olduğunu belirten Edda: “Üç şey olmalı; Karbon dioksit emisyonlarını azaltmak için niyet, çevredeki su ve bazaltlara erişim” dedi.

“Bu yöntem, ister bir kirletici ister başka bir santral olsun, kullanılabilmektedir. Ancak işlemi bir şekilde değiştirmemiz gerekebilir; çünkü biz, işlem döngüsünü, karbondioksit ve hidrojini sülfürün bir arada olduğu Hellisheidi koşullarına göre optimize ettik. Göz önünde bulundurulması gereken küçük uygulama sorunları var, ama genel olarak konuşursak, diğer sektörler yaptığımız şeyi simüle edebilir.”

Edda,  Hellisheidi Santrali’ndeki ekibin, kaynak oluştururken ve gaz temizliği için “Soda Akışı” tanımı ile adlandırılabilecek olan basit bir yöntem uygulayarak maliyetleri önemli ölçüde azaltabildiklerini belirtiyor.

Kaynak: ThinkGeoEnergy