Haberler

Artan temiz enerjiye olan talep mineral üretimini yükseltecek

Hudson Ranch I jeotermal enerji santrali, Ocak 2012, Salton Denizi, Kaliforniya / ABD (kaynak: EnergySource)
Cannur Bozkurt 20 May 2020

Temiz Enerji Geçişinin Mineral Yoğunluğu ile ilgili yeni yayınlanan raporda, Dünya Bankası jeotermal dahil olmak üzere farklı yenilenebilir enerji teknolojileri için mineral talebi inceliyor. Ancak, jeotermalin iklim eylemi için gerekli olan bazı mineralleri (ör. Lityum gibi) nasıl üretebileceğine bakmıyor.

Geçen hafta içerisinde yayınlanan bir Dünya Bankası Grubu raporu, temiz enerji teknolojilerine yönelik artan talebi karşılamak için grafit, lityum ve kobalt gibi minerallerin üretiminin 2050 yılına kadar yaklaşık %500 artabileceğini buldu. Rüzgar, güneş ve jeotermal enerjinin yanı sıra 2 derecenin altında (iklimsel ısınma çerçevesinde) bir geleceğe ulaşmak için gerekli enerji depolaması için 3 milyar tondan fazla mineral ve metalin gerekli olacağı tahmin ediliyor.

“İklim Eylemleri İçin Mineraller: Temiz Enerji Geçişinin Mineral Yoğunluğu” raporu, aynı zamanda temiz enerji teknolojileri daha fazla mineral gerektirse de, üretiminin karbon ayak izinin (ekstraksiyondan son kullanıma kadar) fosil yakıt teknolojileri tarafından üretilen sera gazı emisyonlarının sadece %6’sını oluşturacağını belirtiyor. Rapor, artan mineral talebini karşılamak için minerallerin geri dönüşümü ve yeniden kullanılmasının oynayacağı önemli rolün altını çiziyor. Bakır ve alüminyum gibi mineraller için geri dönüşüm oranlarını %100 oranında artırsak bile, yenilenebilir enerji teknolojileri ve enerji depolama talebini karşılamak için geri dönüşüm ve yeniden kullanımın yeterli olmayacağını belirtiyor.

İlginç olan nokta, raporun çoğunlukla jeotermal dahil olmak üzere farklı yenilenebilir enerji teknolojileri için enerji üretim tesislerinin geliştirilmesi için mineral talebine bakmasıdır.

Dünya Bankası tarafından yapılan tahminlerde, Nikel ve Krom’a olan talep, en büyük mineral payını, daha da önemlisi, Titanyum’a yönelik nispeten büyük talebi, jeotermal için, yenilenebilir enerji teknolojileri ile toplam Titanyum talebinin yaklaşık % 64’ünü temsil ediyor.

Alexander Richter, Editör, ThinkGeoEnergy: “Bu Dünya Bankası çalışması bağlamında, raporun jeotermal enerjinin gerçekte bazı mineralleri nasıl sağlayabileceğine, ör. jeotermal kaynakların üretimi sırasında akışkandan elde edilen lityum gibi bir minerale bakılmadığı görülmekte. Bu nedenle jeotermal, kendi gelişimi için minerallere ihtiyaç duysa da, önemli bir nadir metal kaynağı olabilir.”

Mevcut küresel bağlamda, COVID-19 dünya çapında madencilik endüstrisinde büyük aksaklıklara neden olmaktadır. Buna ek olarak, minerallere dayanan gelişmekte olan ülkeler temel mali gelirlerden mahrumdur ve ekonomileri yeniden açılmaya başladıkça, iklim-akıllı madencilik ilkelerine olan bağlılıklarını güçlendirmeleri ve olumsuz etkileri azaltmaları gerekecektir.

Dünya Bankası Enerji ve Maden Sektörü Endüstrisi Afrika Altyapı Bölge Müdürü Riccardo Puliti; “COVID-19, sürdürülebilir madencilik için ek bir risk oluşturabilir, hükümetlerin ve şirketlerin iklim-akıllı uygulamalara olan bağlılığını her zamankinden daha önemli hale getirebilir. Bu yeni rapor Dünya Bankası’nın temiz enerji geçişini destekleme konusundaki uzun yıllara dayanan uzmanlığına dayanıyor ve bu değişimin gelecekteki mineral talebini nasıl etkileyeceğini anlamak için veriye dayalı bir araç sağlıyor.” diyor.

Rapor, bakır ve molibden gibi bazı minerallerin bir dizi teknolojide kullanılacağını, grafit ve lityum gibi diğerlerinin sadece bir teknoloji için gerekli olabileceğini ortaya koyuyor: pil depolama. Bu, temiz enerji teknolojisi dağıtımlarındaki herhangi bir değişikliğin, bazı minerallerin talebi üzerinde önemli sonuçları olabileceği anlamına gelmekte.

Rapor, hükümetlerin, özellikle kaynak bakımından zengin gelişmekte olan ülkelerin, özel sektörün ve sivil toplum kuruluşlarının (STK’lar) temiz enerji geçişinin gelecekteki mineral talebini nasıl etkileyeceğini anlamalarına yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Ortak Dünya Bankası-IFC İklim-Akıllı Madenciliği girişiminin bir parçasıdır ve Dünya Bankası’nın 2017 “Düşük Karbonlu Bir Gelecek İçin Minerallerin ve Metallerin Büyüyen Rolü” raporuna dayanmaktadır.

Dünya Bankası Grubu’nun COVID-19’a (koronavirüs) Cevabı

“Gelişmekte olan ülkeler için en büyük fon ve bilgi kaynaklarından biri olan Dünya Bankası Grubu, gelişmekte olan ülkelerin pandemik tepkilerini güçlendirmelerine yardımcı olmak için geniş ve hızlı adımlar atmaktadır. Hastalık gözetimini artırıyoruz, halk sağlığı müdahalelerini iyileştiriyoruz ve özel sektörün işleri sürdürmesine yardımcı oluyoruz. Önümüzdeki 15 ay boyunca, ülkelerin yoksulları ve savunmasız kişileri korumalarına, işletmeleri desteklemelerine ve 50 milyar dolarlık yeni IDA kaynaklarını hibe veya yüksek oranda imtiyazlı şartlar da dahil olmak üzere ekonomik toparlanmayı desteklemeye yardımcı olmak için 160 milyar dolara kadar mali destek kullanacağız.”

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz (pdf).

Kaynak: ThinkGeoEnergy