Chevron CEO’su jeotermal enerji genişlemesine güçlü ilgi duyduğunu belirtti.
Chevron CEO'su Mike Wirth, WSJ CEO Konseyi'ndeki konuşmasında jeotermal enerjinin gelecek vadeden bir büyüme alanı olduğunu vurgulayarak, şirketin temel uzmanlık alanıyla uyumlu olduğunu belirtti.
Chevron CEO’su Mike Wirth’ün bu hafta Wall Street Journal CEO Konseyi’nde yaptığı açıklamalara göre, şirket jeotermal enerjiyi potansiyel bir iş büyüme alanı olarak daha yakından inceliyor. Wirth, şirketin yer altı mühendisliği, sondaj ve proje yürütme alanlarındaki uzun süredir devam eden güçlü yönleriyle örtüşen enerji teknolojilerine odaklandığını belirtti.
Chevron petrol ve doğalgaza yatırım yapmaya devam ederken, Wirth şirketin etkili bir şekilde rekabet edebileceği düşük karbonlu fırsatları da araştırdığını söyledi. Jeotermal enerji, hidrojen, karbon yakalama ve depolama ile yenilenebilir yakıtlar bu grupta önemli bir yer tutuyor.
Chevron’un jeotermal konumlandırmasında yer altı kaynaklarına dayalı uzmanlığı belirleyici rol oynuyor.
Wirth, Chevron’un yaklaşımını teknik uyumluluğa dayalı olarak tanımladı: şirket, rekabetçi bir temeli olmadığı olgun pazarlara girmek yerine, mevcut yeteneklerinden doğrudan yararlanan teknolojilere öncelik veriyor. Derin kuyu sondajına ve rezervuar anlayışına dayanan jeotermal enerji, Chevron’un geleneksel yukarı akış yetenekleriyle iyi bir uyum sağlıyor.
Chevron, ölçeklenebilir, istikrarlı ve kesintisiz yenilenebilir enerji sağlamayı amaçlayan yeni jeotermal konseptleri geliştirmek için çalıştığını kamuoyuna açıkladı. Bu çabalar, jeotermal enerjinin rüzgar ve güneş gibi kesintili kaynaklara istikrarlı bir tamamlayıcı olabileceği görüşüne dayanmaktadır.
Yatırım ilkeleri ve politika ortamı
Tartışma sırasında Wirth, Chevron’un uzun vadeli sübvansiyon desteğine ihtiyaç duymadan ticari olarak rekabetçi hale gelebilecek teknolojileri desteklemeyi hedeflediğini yineledi. Ayrıca, jeotermal enerjinin şu anda Amerika Birleşik Devletleri’nde diğer bazı yenilenebilir teknolojilere kıyasla daha olumlu politika ilgisi gördüğünü belirtti.
Chevron’un son sürdürülebilirlik çerçevesi, şirketin hem geleneksel enerji işini hem de düşük karbonlu faaliyetler portföyünü genişletmeyi amaçladığını gösteriyor. Bu, yenilenebilir yakıtlar, karbon yönetimi, hidrojen üretimi ve veri merkezleri gibi enerji yoğun sektörler için enerji tedariki alanlarındaki çalışmaları içeriyor.
Büyük enerji şirketlerinden artan ilgi
Wirth’ün yorumları, büyük petrol ve doğalgaz şirketlerinin jeotermal enerjiyi stratejik bir fırsat olarak değerlendirme eğilimine katkıda bulunuyor. Gelişmekte olan birçok jeotermal teknoloji, gelişmiş sondaj, kuyu yapımı ve rezervuar modellemesine dayanıyor. Bunlar, büyük enerji şirketlerinin onlarca yıllık deneyime sahip olduğu ve maliyet ile uygulama riskini azaltmada rol oynayabileceği alanlardır.
ThinkGeoEnergy, Chevron’u takip ediyor ve yıllar içinde gelen mesajlar karışık kaldı. 2017’de Filipinler’deki jeotermal işletmesini satmasından , yenilenen hedeflerine ve çeşitli ortaklıklara kadar, şimdi ABD’deki kamu arazilerinde jeotermal kiralama haklarının en büyük sahipleri arasında yer alıyor. İşlerin nasıl ilerleyeceğini izlemek ilginç olacak.
Kaynak: ThinkGeoEnergy