Haberler

Zorlu Enerji’den Ural Halacoğlu ile GeoPro araştırma projesi üzerine röportaj

Kızıldere-3 Jeotermal Enerji Santrali, Türkiye (Kaynak: TWI / Zorlu Enerji)
Cannur Bozkurt 31 Tem 2020

Ural Halacoğlu’nun, AB tarafından finanse edilen GeoPro Projesinin kilit paydaşı olan Zorlu Enerji adına, projeyi ve bunun jeotermalin işletilemesine yönelik potansiyel etkilerini tartıştığı bir röportajı paylaşıldı.

AB tarafından finanse edilen GeoPro araştırma projesi, sürdürülebilir jeotermal rezervuar yönetimi, enerji ve ısı üretimi ve yeniden enjeksiyon stratejilerini optimize etmek için kullanıcı dostu, esnek ve erişilebilir araçlar gibi kilit termodinamik ve kinetik girdi verilerinin doğruluğunu ve tutarlılığını geliştirmek için ilgili Devlet Denklemlerinin (ve ilgili kurucu denklemlerin) doğruluğunu geliştirmek üzere kurulmuştur.

Proje konsorsiyumunun ortakları İzlanda, Norveç, İngiltere, İsviçre, Almanya, Fransa ve Türkiye’deki kuruluşlardır.

Zorlu Enerji, GEOPRO projesine yüksek gaz içeriğinin karakteristik sıvı sorunlarını ve operasyonel sınırlamalar getiren ölçeklendirmeyi gösteren üç alandan birine destek vermektedir. Kilit bir paydaş olarak Zorlu Enerji’den Ural Halacoğlu, GEOPRO’nun jeotermal enerjinin işletilmesinin faydalarını özellikle enerji uzmanlarının salgın sonrası Yeşil Ekonomiye geçişte spekülatif yaklaşımları çerçevesinde açıklıyor. Röportajın özetini aşağıda bulabilirsiniz.

Ural Halacoğlu kimdir?

24 Mayıs 1989’da Türkiye’de doğdum. Lisans ve yüksek lisansımı 2012 ve 2015 yıllarında Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Makine Mühendisliği bölümünde derecemi tamamladım. 2015 yılından bu yana aynı üniversitede Jeotermal Enerji Santrali Tasarımı ve Optimizasyonu alanında doktora yapmaktayım. Mezuniyetimin ardından bir yıl sonra Zorlu Enerji’de çalışmaya başladım. Şu anda şirketlerimiz Zorlu Enerji ve OEDAŞ’ın (Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş.) ortaklığındaki Ar-Ge projelerinden sorumlu Proje ve İş Geliştirme Müdür Yardımcısı olarak çalışmaktayım.

Türkiye’de jeotermal enerji pazarı

Hükümet politikaları ve bu alandaki çalışkan insanlar sayesinde Türkiye, son 15 yılda jeotermal alanında büyük bir başarı elde etti. Toplam kurulu kapasite 2005 yılına kadar sadece 15 MWe civarındaydı. Türk hükümeti, 2005 yılında yenilenebilir elektrik üretimini desteklemek için yeni bir düzenleme ve tarife garantisi mekanizması oluşturdu. Jeotermal toplam kurulu güç, Haziran 2020 itibariyle 1.500 MWe’ye ulaştı ve sadece 15 yıl önce mevcut olan rakamlara kıyasla bu büyük bir gelişme.

Profesyonel kariyerim ve yolculuğum da jeotermal enerji ile başladı. Zorlu Enerji, Türkiye’nin en büyük jeotermal yatırımcısı ve işletmecisidir ve toplam kurulu kapasitesinin 1/5’ini elinde bulundurmaktadır. Zorlu Enerji, 2008 yılında Türkiye’nin 1984 yılında kurulan en eski jeotermal santrali olan Kızıldere jeotermal sahasının ve elektrik santralinin özelleştirilmesi ile bu işe girmiştir. Zorlu ve diğer tüm yatırımcılar, 2005 yılındaki yeni düzenlemelerden hemen sonra çalışmalarına hız vermiştir ve Türkiye kurulu kapasitede bugün dünyada 4. sıraya yükselmiştir.

Türkiye’nin jeotermalden elektrik üretme potansiyeli hala yüksek. Ancak tarife garantisi mekanizması 2020’nin sonunda sona erecek. Yatırımcılar 2020’den sonra da hükümet tarafından sunulacak yeni bir tarife mekanizmasının bekleyişi içerisinde. Yeni tarife açıklanır açıklanmaz, tüm yatırımcıların çalışmalarına devam edeceğine inanıyoruz.

Pandemi ve onun şirket üzerindeki etkisi nedeniyle pazardaki değişiklikler

Pandemi koşulları enerji ticareti de dahil olmak üzere birçok ülkeyi ve ekonomiyi etkiledi. Ancak insanlar sadece imalat ya da tarımda değil enerji sektöründe de evsel kullanımın önemini daha iyi anlamışlardır. Bu yeni düşünce biçiminin Türkiye’de ve tüm dünyada yenilenebilir enerjilerin gelişimini hızlandıracağına inanıyorum.

Pandemiden kaynaklanan temel sorun, jeotermal enerji santralleri için gerekli olan bazı ekipmanların imalatındaki gecikmedir. Bu koşullar bazı tesislerin ticari işletmeye geçiş tarihlerini uzattı. Ayrıca, ekonomik sorunlar ve küresel kriz, yatırımcıların çoğunu yeni dünyayı ve yeni koşulları bekleyip görmeye itti. Bu aynı zamanda bazı yatırım kararlarını da azalttı.

Kovid-19 sonrası geri kazanım paketinin bir parçası olarak jeotermal enerji

Kovid-19, çoğu insan için özgürlük ve sağlığın önemini göstermiştir. Fabrikaların çoğunu kapattığımız ve fosil yakıtların kullanımını azalttığımız bu dönemde doğanın derhal iyileşmesini gördük. Bu durum tüm dünyada bir farkındalık yarattı ve yenilenebilir enerji de dünyayı temiz ve yeşil tutmak açısından bu farkındalığın bir parçası. Jeotermal enerji aynı zamanda fosil yakıt ihtiyacını telafi etmek için günlük gelişen teknolojiler ile büyük bir potansiyele sahip yenilenebilir kaynaklardan biridir. Bu nedenle, yenilenebilir kaynakların pandemiden sonra daha fazla dikkat çekeceğine inanıyorum.

GEOPRO gibi projelerin jeotermal enerjinin geleceğini yönlendirmede sağladığı büyük faydalar

GEOPRO, jeotermal sektöründe deneyimli birkaç harika insanla ortak çalıştığımız heyecan verici projelerden biridir. Jeotermal akışkan özelliklerini daha iyi anlamaya çalışmaktayız. Bu, yer altından daha fazla ısı almamıza yardımcı olacak ve jeotermal sahalarımızı ve santrallerimizi daha verimli bir şekilde çalıştıracağız. Daha fazla yenilenebilir ve jeotermal enerji, daha iyi bir gelecek için daha az fosil yakıt anlamına gelir.

Kaynak: GeoPro Projesi