Haberler

Jeotermal proje geliştirmenin toplumsal bağlamı üzerinde daha fazla vurgu yapılması gerekiyor

St. Gallen, İsviçre'de sondaj kulesi (kaynak: Webcam Proje sahası, Aug. 7, 2013)
Cannur Bozkurt 5 Şub 2019

İsviçre'deki jeotermal gelişmeyle birlikte, ETH Zürih’den bir araştırmacı, projenin toplumsal bağlamı, nüfusun gerçek katılımı ve yerel faydaların gösterilmesi üzerinde güçlü bir vurgu yapılması gerekliliğine ilişkin bir çalışma yaptı.

ETH Zürih’ten Olivier Ejderyan’ın yayınladığı araştırmayı inceleyen İsviçre Jeotermal Derneği Geothermie Schweiz, jeotermale ilişkin konularda iletişimin zorlu çalışmalarına dair detayları paylaştı. Araştırmanın sonucunda, İsviçre’de jeotermal projenin sosyal içeriğine daha fazla ağırlık verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Projenin başarısı için belirleyici olan, diğer şeylerin yanı sıra, nüfusun gerçek bir katılımı ve yerel bir yararın gösterilmesi olmaktadır.

Aşağıda paylaştığımız Olivier Ejderyan ile yakın zamanda gerçekleştirilen bu kısa röportaj Geothermie Schweiz’in web sitesinde yayınlandı.

Jeotermal enerjinin İsviçre halkı tarafından kabulünü genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ayırt etmek önemlidir. Enerji formu olarak jeotermal enerji çoğunlukla olumlu algılanmaktadır. Olumlu tartışmalar – yerel kaynaklar, CO2 azaltımı ve dolayısıyla 2050 Enerji Stratejisine katkı – medya kapsamına da yansımıştır. İlginçtir ki, olumsuz yönler – özellikle riskler – somut projeler ele alındığında rapor içerisinde ağır basmaktadır.

Neden?

Jeotermal enerji bağlamında, birçok kişi hala Basel ve St. Gallen’i düşünüyor (sismik aktivite ve durdurulan proje). Bu proje ile diğer projelerin karşılaştırılması medyayı tarafından tekrar tekrar ele alınmaktadır. Buna“çerçeveleme” de denir. Spesifik olarak, bunun anlamı, medyanın tartışma için bir çerçeve oluşturacağıdır. Bu çerçevede, bu örnekteki insanlar orantısız bir şekilde deprem riskine ağırlık vermekteler.

Öyleyse, jeotermal proje yatırımcılarına ne tavsiye edersiniz? Böyle bir çerçevelemeden nasıl kaçınılabilir?

Kaçınılamaz, çünkü Basel ve St. Gallen örnekleri verilmiştir. Önümüzdeki yıllarda orta derinlikte ve derin jeotermal projelerin başarılı bir şekilde uygulanması kesinlikle faydalı olacaktır. Ardından, jeotermal enerjiye kabulün önemli ölçüde artacağına inanıyorum. Sonraki projeler için belirleyici faktör iletişimdir. Sadece projeyi sunmak ve jeotermal enerjinin genel faydalarını vurgulamak yeterli değildir. Bağlamın analiz edilmeli ve iletişimin odağı buna göre değiştirilmelidir.

Katkınızda tam olarak bu “bağlamın rolünü” vurguladınız. Bununla ne demek istiyorsunuz?

A Bölgesi’ndeki bir jeotermal projenin planlama aşamasında, B Bölgesi’ndeki teknik olarak özdeş bir projeden çok farklı bir etkisi olabilir. Neden? Çünkü bağlam tamamen farklı. Örneğin, B Bölgesi’ndeki insanlar çok farklı bir projeyle zaten olumsuz deneyimler yaşadılar, ciddiye alınmadıklarını hissediyorlar, kendileri ve bölge için bir fayda görmüyorlar. Projeyi tanıtan insanlara ve uzman görüşlerine güvenmemekteler. Bu çerçevede, bir jeotermal projenin kabulün arttırılması son derece zordur.

Teknik ve ekonomik fizibiliteye ek olarak, toplumsal fizibilite de mümkün olduğunca erken incelenmelidir. Bu süreç için ne gibi önerileriniz var?

Bölge halkından ve insanlarla konuşan kimlik figürlerine ihtiyaç var. Daha da önemlisi, dinlemek gerekli: İnsanlar ne yapıyor? Ne istiyor, ne istemiyorlar? Böyle bir proje hakkında onları rahatsız eden ne? Ne gibi faydalar bekliyorlar? Katılım, insanların her ayrıntıda bir söz sahibi olmak istedikleri anlamına gelmez, ancak görüşlerini ifade etmek ve erkence, her zaman ve dürüstçe bilgilendirilmek isterler; gerekli duyarlılığa ihtiyaç var.

Bölge halkının katılımının faydalarını tekrar tekrar ele aldınız. Örneğin, jeotermal enerjinin hangi yönü ön plana çıkarılabilir?

Örneğin, bölgede doğrudan ısı tüketimi. Derin bir jeotermal projesinde elektrik üretimi hakkında konuşurken, bölgedeki insanların çoğunun ilgisini çekemiyorlar. Genellikle yenilenebilir enerji üretimi ile ilgili yapılan argüman ve “Enerji Stratejisine 2050 Katkısı”, insanları belirli bir proje kapsamında ilgilendirmiyor. Onlar sadece dezavantajları düşünüyorlar – ve akım başka bir yerde de akıyor. Isı üretimi ise oldukça farklı. Bu, yerel olarak getirilir ve yerel olarak tüketilir. İnsanlar bu durumda kendileri ve bölgeleri için doğrudan yarar görüyorlar. Bu faydayı belirlemek ve iletmek bir projenin başarısı için anahtardır.

Kaynak: ThinkGeoEnergy