Haberler

EGEC’ten bir durum yazısı: Avrupa üretimi temiz jeotermal lityum

EGEC - jeotermal lityum ve hareketlilik (twitter kartı)
Cannur Bozkurt 22 May 2020

Avrupa Jeotermal Enerji Konseyi (EGEC), paylaştığı bir yazıda Avrupa'da üretilen temiz jeotermal lityum’a yatırım yapma zamanı olduğunu vurguladı.

Elektrik hareketliliği ve depolama devrimi için lityumun artan önemi ile jeotermal sanayi, Avrupa’da yapılan sürdürülebilir lityum üretiminde kilit bir oyuncu haline gelecek.

Lityum birçok açıdan özeldir; dünyadaki en hafif metaldir ve bir bıçakla kesilebilecek kadar yumuşaktır. Seramik ve camdan tıbbi tedavilere dek birçok alanda değerlendirilebilmektedir. Ayrıca elektrikli araçlar ve büyük ölçekli enerji depolama, gelecekteki temiz hareketliliğimizin temeli ve %100 yenilenebilir enerji sistemleri için lityum-iyon pillerin vazgeçilmez bir bileşenidir.

Avrupa dışında lityum ekstraksiyonunun ağır çevresel etkisi

Bugün, sürdürülemez lityum madenciliği, Latin lityum eldesi için Amerika’daki büyük buharlaşma havuzları ve Avustralya’daki kayalardan çıkarılması amacıyla büyük açık ocak madenciliği tesisleri ile önemli bir arazi ve su ayak izi bırakıyor. Genellikle ekstraksiyon işlemi suyu kirletiyor, biyolojik çeşitliliğe zarar veriyor ve yerel topluluklarla çatışmalar yaratıyor.

Uluslararası lityum üretimi pazarına sadece bir avuç ülke hakimdir. Avrupa Birliği büyük ölçüde ithalata ve metal fiyatının yüksek dalgalanmasına bağlıdır. Bu, Avrupa’daki e-mobilitenin hızını ve pazarın ölçeğini engellemektedir.

Jeotermal lityum: Avrupa için temiz bir çözüm

Lityum mineraller ve tuzlarda bağlı olarak bulunur. Bu yüzden belki de jeotermal akışkanlarda da bulunması bir sürpriz değil.

Jeotermal lityum, neredeyse sıfır çevresel etkiye sahip olması ve marjinal bir toprak veya su ayak izi bırakması nedeniyle geleneksel lityum madenciliğinden farklıdır. Geleneksel lityum, akışkanları değerli metali toplamak için buharlaştırma işlemi uygularken, jeotermal sanrallerde lityum bakımından zengin jeotermal akışkan rezervuarlardan yüzeye pompalanır. Akışkan tarafından taşınan ısı yenilenebilir enerji üretmek için kullanılır ve jeotermal akışkan rezervuarda yeniden enjekte edilir.

Tek bir jeotermal enerji santrali sıfır karbon işlemiyle lityum gibi elektrik, ısıtma, soğutma ve hammaddeler üretebilir. Bu dörtlü fayda, bir iklim eylemi yoluyla kazançlı yeni bir gelir akışı elde ederken, ısıtma ve elektriği karbondan arındırmanın çok daha uygun maliyetli olduğu anlamına gelir.

Fransa ve Almanya Avrupa’da jeotermal lityum pazarına liderlik ediyor

Avrupa’da jeotermal lityumun optimize edilmesi yarışı, Fransa ve Almanya’nın piyasaya öncülük etmesiyle başladı. Jeotermal lityum, Avrupa pil değer zincirinin kalbinde yer almakta. Fransa’da (Soultz Sous-Forêt) tek bir projenin yıllık üretim kapasitesi 1.500 ton lityum karbonattır: Fransız talebinin %10’u. Bir düzineden az bu tür tesisler ülkenin tüm mevcut ihtiyaçlarını karşılayabilmektedir.

Fransa’da Alsace’den, İsviçre’den Basel civarında ve Almanya’da Upper Ren Graben, Münih ve Frankfurt bölgelerine kadar, Avrupa’da jeotermal lityum için iyi tanımlanmış değerlendirilebilir rezervler vardır. 2 ila 5 kilometre derinliğindeki kuyular kaynağa erişim sağlayarak lityum, yenilenebilir elektrik ve ısı üretimini sağlar. Ayrıca İngiltere’nin Cornwall kentinde jeotermal lityum potansiyeli mevcut ve keşif çalışmaları sürüyor.

Metal talebinin hızlı bir şekilde artması beklendiğinden, artan sayıda ülke jeotermal lityum teknolojisine yatırım yapmak isteyecektir.

Ancak, Avrupa genelinde jeotermal lityumun tam potansiyelini belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Pil pazarına liderlik etmek için küresel yarış kazanmak için araştırma finansmanı ve haritalama esastır.

Lityum için yerel bir tedarik zincirinin geliştirilmesi Avrupa Birliği için stratejik bir önceliktir. Jeotermal lityum, çevre dostu, istihdam açısından zengin ve yerel topluluklar tarafından memnuniyetle karşılanan, Avrupa tedarik zinciri için bir çözümdür. Avrupa’da yapılan temiz lityum ve sürdürülebilir bir geleceğe yatırım yapma zamanı gelmiştir.

Kaynak: ThinkGeoEnergy