Haberler

JESDER YK Başkanı Ufuk Şentürk ile Milliyet Enerji Dergisi röportaj gerçekleştirdi

JESDER Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Şentürk
Merve Uytun 4 Mar 2022

JESDER YK Başkanı Ufuk Şentürk enerji dergisine verdiği röportajda, Jeotermal enerjide yatırımların ancak teşvikle yapılabileceğini belirtti.

Milliyet Enerji dergisi, tüm dünyada ve ülkemizde yaşanan enerji sıkıntıları doğrultusunda rotasını temiz enerji fırsatlarına döndürdü. Temiz enerji seçenekleri arasında ilk dikkat çeken ise jeotermal enerji oluyor. Dergi, jeotermal enerjiden nasıl daha fazla faydalanılacağını bulmak için şubat sayısında konuyla ilgili röportajlar gerçekleştirdi.

Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği (JESDER) Başkanı Ufuk Şentürk, Milliyet Enerji şubat sayısının konuğuydu. Şentürk dergiye verdiği röportajda; Jeotermal kaynaklarımızla dünyada söz sahibi olduğumuzu fakat elektrik üretim kapasitemizin kurulu gücün neredeyse 3 katı olduğunu belirtti. Şentürk, ‘’Bizim elektrik üretim kapasitemiz yaklaşık 5 bin MW’lar civarında, şu anda biz 1676 MW’dayız, yani yarıda bile değiliz. Türkiye’de yaklaşık 160 bin konut ısıtılıyor jeotermal kaynaklarla ama bu sayı 1 milyon konuta kadar çıkabilir, 4 bin dönüm sera ısıtılıyor, bu 50 bin dönümü geçebilir. Türkiye’de özellikle Batı Anadolu’da hemen hemen her bölgede jeotermal kaynak var, bu belki elektrik üretimine elverişli olmayabilir ama sera, şehir ısıtması gibi alanlar için bu kaynakların hepsini arayıp bulmak mümkün.’’ dedi.

JESDER Başkanı, bu kaynakların neden aranmadığı sorusuna, ‘’Çünkü ülkemizde jeotermal kaynakların aranması son derece maliyetli, bunun için bize teşvikler gerekiyor. Nasıl ki Enerji Bakanlığı daha önce YEKDEM’i piyasaya sürerek 15 MW olan jeotermal santrali neredeyse 100 katına çıkardı, diğer şehir ısıtması ve seraların yapılması için de teşvikler gerekli. Çünkü sondaj ve arama hem son derece riskli hem de son derece maliyetli. Yani bir derin kuyuda metre maliyeti 1000 dolar civarında. Bin metrelik bir sondaj yapsanız 1 milyon dolara mal oluyor, bunu bir seracının yapması veya şehir ısıtması amacıyla bir kuyu açılması çok zor. Çünkü bir kuyu yetmiyor bir de reenjeksiyon kuyusu açmanız lazım, ki bu iki kuyu 2 milyon dolar eder. Hiçbir belediye, yerel yönetim, şehir ısıtması için bu yükün altına giremiyor ve kuyunun boş çıkma riski de var. Ama bunlar yeterli derecede teşvik edilirse olur ki bizim bu konuda önerilerimiz var. Örneğin sondajlarda kullanılan akaryakıt ÖTV ve KDV’den istisna edilsin dedik, bunun örneği petrol sektöründe var. Bu da yakıt maliyetlerini yaklaşık yüzde 80 azaltıyor. Şu anda Tarım Bakanlığı’nın kısmi teşvikleri var ama bu sera yatırımıyla alakalı, sıcak suyu bulmayla alakalı değil. Güneydoğu Anadolu bölgesinde iki bine yakın açılmış hazır kullanımı bekleyen kuyu var. TPAO petrol arama amacıyla açmış, petrol bulamamış ama içleri sıcak su dolu. Orada 50 bin dönüm sera kurulabilecek kapasiteye sahip kuyu var ve hiçbir yatırım maliyeti de gerektirmiyor.” cevabını verdi.

Şentürk, sözlerine şöyle devam etti: Türkiye’de kullandığımız, jeotermal kaynaklarını işletmeye alabilmek için kullanılan EBRD ve Dünya Bankası kökenli kredileri maalesef Türk bankaları aracılığıyla kullanmak zorunda olduğumuzdan, ülkemizin finansal riskleri devreye giriyor. Bir de sadece elektrik tarafında bunu borçlanabiliyorduk geçmişte, şu anda onu da borçlanamıyoruz. Çünkü mevcut YEKDEM Türk lirasına endeksli. Veya bir sera yatırımı yaptığınızda geliriniz Türk Lirası, burada ucuz olan döviz kredisine yönelirseniz bu sefer kur riski ortaya çıkıyor ve finansman fizibilitesinden çıkıyor. Türk lirası olarak borçlanmaya kalkarsanız da bugün yüzde 24-25’lerden borçlanabiliyorsunuz, bu oranla bu yatırımları yapmak imkânsız. Ülkemizde son dönemde yaşanan sıkıntı bu. Ama YEKDEM gibi bu dövize endekslenirse ki döviz kredisi nispeten daha düşük ve kur riski ortadan kalkar böylece. Bugün Tarım Bakanlığı teşvikleri veya şehir ısıtmasıyla ilgili teşvikleri dövize endekslerse, bu işin içinden çıkılır. Eğer bunu bize demezse jeotermalle ısıtılabilecek şehir konutları yine dövize endeksli olan doğalgaz ve ithal kömürle yapılmak zorunda. Bunun önüne geçebilmek ve yerli kaynağa dönmek için, devletin bizimle yani yatırımcılarla birlikte elini taşın altına sokması lazım.’’

Röportajın tamamını okumak için tıklayınız.

Kaynak: Milliyet