Haberler

Petrolün çöküşü jeotermalin yükselişi olabilir

Açık deniz petrol platformu, Kuzey Denizi (kaynak: flickr / Håkon Thingstad, creative commons)
Cannur Bozkurt 8 May 2020

Kate Aronoff, jeotermal enerjinin, fosil yakıt eldesi için gerekli benzer altyapı ve beceriler gerektirdiğini, bunun da işten çıkarılan petrol işçilerinin istihdam edilebileceği alternatif ve kolay adapte olabilecekleri bir çalışma alanı sağlayabileceğini belirtti.

The New Republic’de yayınlanan ve Kate Aronoff tarafından kaleme alınan makale, petroldeki çöküşün jeotermal sektörün yükselişine neden olabileceğine dair görüşler içeriyor. Makalenin özet çevirisini sizlerle paylaşıyoruz.

“Petrol ve gaz şirketlerinde görülen Covid-19 kaynaklı kapanışlar, fiyat savaşları ve kendi büyük borç yükler altında ezilmeleri, beklenmedik bir sektörün bundan faydalanmasına olanak sağlayacak gibi görünüyor: jeotermal enerji sektörü. Normalde, jeotermal yenilenebilir enerji ailesinin en küçüğüdür. Ancak, fosil yakıt çıkarmada kullanılan altyapının çoğunu kullandığı için, jeotermal, düşük karbonlu bir gelecek inşa edilmesine yardımcı olurken, petrol ve gaz endüstrisinde tecrübe edinmiş on binlerce insan için çekici bir istihdam alanı sunabilir.

Buna rağmen katedilmesi gerekli uzun bir yol var. Jeotermal, 1980’lerde altyapısının yarısı ile ülkenin gücünün yüzde 1’inden daha azını sağlıyor. Yine de, Amerika Birleşik Devletleri kurulu jeotermal kapasitede dünyaya öncülük ediyor. Dünya çapındaki kaynaklar İtalya’dan Moğolistan’a, Türkiye’den Endonezya’ya; İzlanda ve Kenya’nın her biri güçlerinin bir kısmını jeotermal kaynaklardan elde ediyor.

ABD’de jeotermal çıkarma noktaları şu anda sekiz Batı eyaletine yayılmış durumda. ABD Jeoloji Araştırması, 2008 yılında, Kaliforniya’nın jeotermal potansiyelinin 15.000 megawatt’a kadar güç sağlayabileceğini tahmin ediyordu; bu, mevcut enerji santrallerinin kapasitesinin beşte biri kadar. Bu kapasite teknolojik atılımlarla birlikte büyüyor. Enerji Bakanlığı’nca yapılan bir 2019 araştırması, jeotermal gücün ülke elektriğinin yüzde 16 ila 20’sini sağlama potansiyeline sahip olduğunu buldu.

Tim Latimer, Teksas’ta petrol endüstrisinde mühendis olarak kariyerine başladıktan sonra 2017 yılında Fervo Energy’yi kurmaya yardımcı oldu. “Bu noktaya kadar edindiğim deneyimler, toprağa derin delikler açmak. Jeotermal araştırmalarında öğrendiğim şey bunu karbon içermeyen enerji için yapabilmemdi.” diyor Latimer.

Ekibinin her üyesinin petrol ve doğal gaz işind deneyimli olduğunun belirten Latimer sözlerine şöyle devam ediyor: “Jeotermal için sorunsuz bir geçiş. Teknik olarak, farklı olması gereken şeyler var. Mühendislerimiz kuyuların nasıl çalıştığı hakkında farklı şeyler öğrenmek zorunda, ancak iş gücü açısından oldukça benzer.”

Jeotermalin karşılaştığı sorunların coğrafya gibi ekonomi ile de ilgisi var. Çatlatma operasyonları gibi, jeotermal de üretimin başlangıç döneminde büyük ön sermaye maliyetleri gerektirir. Ama aynı zamanda daha çok geleneksel petrol sondajı gibidir, çünkü herhangi bir güç üretemeyen “kuru” kuyu açma riski yüksektir. Ve yüksek üretim maliyetleri, güç sağlayıcıları için rüzgar, güneş veya gaza kıyasla daha az rekabetçi bir seçenek haline getirebilecek daha yüksek fiyatlara dönüşür.

Herhangi bir enerji kaynağı gibi, jeotermal her derde deva değildir. Rüzgar veya büyük ölçekli güneş enerjisi kurulumlarında olduğu gibi, jeotermal enerji de hala sondaj işlemi gerektirmekte, çevresel etkilerini gözden geçirmek ve kamuoyu tarafından kabul görme dönemi geçirerek, korunan alanlardan kaçınarak ve dikkatli güvenlik önlemlerini takip ederek yaygınlaşabilir. Ve jeotermal sondaj, toplumumuzdaki diğer tüm faaliyetler gibi, hala ağırlıklı olarak fosil yakıtlar üzerinde çalışan bir enerji sistemi içinde bulunduğundan, gerekli sondaj ekipmanlarının taşınması hala büyük ölçüde karbon bazlı yakıtlar üzerinde çalışmaktadır.

Geleneksel ve jeotermal sondaj arasındaki benzerlikler, Kanada’da yenilenebilir enerji ve petrol kumu şirketleri arasında garip bir koalisyon yarattı. Kanada’daki fosil yakıt şirketleri için nihai hedef, Green New Deal’in savunucuları tarafından burada savunulan türden güçlü çevresel hedeflerle tam olarak uyumlu değil. Kanada petrol kumu şirketleri, petrol kumlarının çıkarılmasını jeotermal enerji ile güçlendirmeyi umuyorlar.

Bütün bunlar şu anda biraz uzak görünebilir, ancak bazı durumlarda, fosil yakıtlar için yapılan hızlı değişiklikler göz önüne alındığında, şimdi yeni gelenler için her zamankinden daha büyük bir fırsat olabilir. Yeşil gruplar jeotermali, emisyon bilincine sahip hükümetlerin yatırım yapması gereken yeni enerji kaynakları için istek listesindeki birkaç maddeden biri olarak ele alma eğilimindedir; çoğu insan bu konuda pek bir şey bilmiyor. Gelişen ABD jeotermal sektörünün neye benzeyebileceği konusunda hala bilinmeyenler var. Covid-19 krizi, kamu yararına sıkı bir şekilde inşa edilmiş olanı bulmak ve binlerce işten çıkarılan işçinin ihtiyaçlarını gezegeninkilerle eşleştirmek için bir fırsat olabilir.”

Makalenin tamamına aşağıda yer alan bağlantıdan erişebilirsiniz.

Kaynak: The New Republic