Haberler

Ulaşım sektörünün karbondan arındırılmasında jeotermalin önemi

Küresel Jeotermal Lityum Etkinliği - Mayıs 2020 (kaynak: Jade Cove Partners)
Cannur Bozkurt 31 May 2020

Jade Cove Partners ve meslektaşlarından Alex Grant'in bir makalesi, jeotermal lityumun, karbondan arındırma çabalarında son sınır olabileceğine değiniyor.

Alex Grant, David Deak ve Robert Pell ile birlikte yazılmış oldukça ilginç bir rapor yayınladı.

Makalede yazarlar hepimizin “enerjiyi nasıl elde ettiğimiz, işlediğimiz, taşıdığımız ve kullandığımız” konusunda içinde bulunduğumuz geçiş sürecini açıklıyorlar.

Bu bağlamda, nasıl enerji ürettiğimiz ve onu nasıl elektrik potansiyeline dönüştürdüğümüz, ör. nakliye için dünya çapında karbondan arındırma çabalarında kilit bir unsur olacaktır. Böylece fosil yakıtlar, yenilenebilir enerji sektörünün, yani fosil yakıtların enerjinin küçük hacimlerde dağıtılmasına, depolanmasına ve ele alınmasına izin vermesini zorlaştıran bir özellik sunmaktadır. Dolayısıyla, elektrik depolamak ileriye dönük önemli bir unsurdur. Bu piller ve özellikle lityum-iyon piller (LIB) en önemlisi olacaktır.

Yazarlar makalelerinde bir konunun altını çiziyorlar: “Lityum, piller için iyi bir seçimdir, çünkü lityum atomu üzerinde bir elektrik potansiyeli elektronu saklayabiliriz. Periyodik Tablo’nun sol üst kısmındaki konumu, minimum nötron ve proton taşıdığı yani, birim kütle veya hacim başına daha fazla enerji taşıdığı anlamına gelir. LIB’ler ayrıca yüksek verimlilikle şarj ve deşarj edilebilir, bu nedenle genellikle verilen enerjinin >% 99’u geri gelir. Bu özelliği nedeni ile LIB’ler elektrikli araçlarda kullanılmaktadır.”

Bu nedenle asıl soru, LIB’leri özellikle ne kadar temiz türetebileceğimiz olacaktır. Yazarlar, tarihsel olarak lityumun “spodumen (hard rock) ve Güney Amerika’daki havzalarda yüksek konsantrasyonlu akışkanlardan nasıl türetildiğini anlatmaktadır. İkincisi habitat ve tatlı su üzerinde etkisi ile bazı tartışmalar yaratıyor.

Lityum’u jeotermal akışkandan türetmek son zamanlarda çok dikkat çekti ve nedenleri Kaliforniya ve Almanya’da ilerleyen heyecan verici projelerle nispeten basit görünüyor. Amaç, aynı anda lityum kimyasalları ve düşük CO2 yoğun elektrik üretmek.

Bu nedenle, makale iki taşla bir kuş vurmakta: “LIB üretimi için düşük CO2 yoğunluklu lityum kimyasalları üretmek ve elektrik şebekelerini aynı anda karbondan arındırmak”. Bunun nasıl olduğu, makalede ayrıntılı olarak açıklanmaktadır. Temel, jeotermalin sağladığı enerji yoğunluğu ve verimliliği ile ilgilidir. Jeotermal akışkandan lityum elde etme sürecinde enerji tüketimi, işlemin kendisi için kullanılabilecek çok daha az enerji yoğun ve ortak üretim gücüdür ve oldukça rakipsiz bir değer önerisidir. Ayrıca “jeotermal lityum projeleri, aynı miktarda lityum kimyasalı üretmek için buharlaştırıcı projelere göre 10.000 kat daha az fiziksel ayak izi oluşturmaktadır.”

Talep projeksiyonlarına ve üretim hacmine ilişkin tahminlere bakıldığında, Lityum alıcılarının “üretimde mümkün olduğunca az CO2 yayan lityum kimyasalları tercih etmeyi güçlü bir şekilde düşünmeleri gerektiği” ortaya çıkmaktadır.

Özünde, yazarlar “Jeotermal lityum projeleri taşımacılığın karbondan arındırılmasını hızlandırmak için heyecan verici bir fırsattır. Jeotermal lityum, hem elektrikli araçların üretimindeki somut emisyonlarını hem de EV’leri aynı anda şarj etmekle ilişkili emisyonları azaltmanın bir yolu olabilir.” Diyerek, bu projeleri “dekarbonizasyonun son sınırı” olarak ortaya koymaktadır.

İlginç grafikler ve diğer bilgiler için makalenin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Kaynak: ThinkGeoEnergy