Haberler

Missouri S & T tarafından Jeotermal rezervuar verimliliğini artırmak için parçacık jeli geliştiriliyor

Missouri S&T'de yer bilimleri ve jeoloji ve petrol mühendisliği profesörü olan Dr. Baojun Bai, jeotermal rezervuarları daha verimli hale getirmeye yardımcı olabilecek uygun maliyetli polimer jeller geliştiriyor. (Kaynak: Michael Pierce, Missouri S&T / Missouri S&T web sitesi)
Merve Uytun 26 Nis 2022

Missouri S & T'deki araştırmacılar, jeolojik çatlakları kontrol etmek için jeotermal rezervuarlara enjekte edilebilen ve böylece ısı geri kazanım verimliliğini artıran bir parçacık jeli üzerinde çalışıyorlar.

Missouri Bilim ve Teknoloji Üniversitesi‘nden (Missouri S & T) bir araştırmacı ekibi, jeolojik kırıkları kapatmak için jeotermal rezervuarlara enjekte edilebilecek bir parçacık jeli üzerinde çalışıyor. Bu, reenjeksiyon ve üretim alanlarını birbirine bağlayan yeraltı çatlak ağının daha iyi kontrol edilmesini sağlayacak ve böylece jeotermal ısı geri kazanımının verimliliğini artıracaktır. Araştırma çalışması, ABD Enerji Bakanlığı’ndan 2,4 milyon ABD dolarına kadar fon sağlanarak destekleniyor.

Yerbilimleri ve jeoloji ve petrol mühendisliği profesörü Dr Baojun Bai, kimya profesörü Dr Thomas Schuman ve petrol mühendisliği doçenti Dr Mingzehn Wei ile birlikte ekibin bir üyesidir. Dr Bai, petrol ve gaz geri kazanımına odaklanan partikül jel araştırmalarında 20 yıllık deneyime sahiptir. Ancak, teknolojinin ve bilginin jeotermal enerjiye ve karbon depolamaya aktarılabilir olduğunu söylüyor.

Dr Bai, jelin suyla birleştiğinde şiştiğini açıklıyor. Jellerin genleşmesi için geçen süre, tamamen şişmeden önce jeotermal rezervuarlara enjekte edilmelerine izin vererek kontrol edilebilir. Geliştirilmekte olan parçacık jeli de termal olarak kararlıdır. Bai, “Mevcut jeller genellikle 120 santigrat derecenin üzerindeki ortamlarda birkaç gün sonra kaybolur” diyor. “150 ila 275 santigrat derece sıcaklıkta altı aydan fazla stabil olabilen yeni parçacık jelleri geliştiriyoruz.”

Daha önce bildirdiğimiz New Mexico Üniversitesi’ndeki (UNM) bir araştırma projesi de jeotermal rezervuarlarda, özellikle EGS’de benzer bir sorunu çözmeyi amaçlıyor.

Kaynak: ThinkGeoEnergy